velev

velev ki; ormansız ağacım
bari toprağıma su!

now--

on my side, day after another,
loving-making love-, smiling-cooking-, thinking-lots of talks-
every day happly live ever with you...

now free to be us - that's you
there is nothing left about us stick on you
now i'm just me love
and you are just you..
yalan yazdım
ama iyi geldi
yalan yazdım
doğru geldi
...

kaybetmedin çokluğunu

dengelemedi içerimde ki hisler kendilerini
dönüşmedi aşk nefrete ya da
anlayış öfkeye..
aynı kaldı her şey, bazı şeylerin değişmesini
zaten sevmem ben,
arnavut kaldırımlarını severim ama
arada ayakkabının topuğu girse de aralarına,
ve ateş böceklerini de severim
görmesem de...
sen de öyle işte
kaybetmedin çokluğunu...
aynısın--
kapıyı çalsan
en fazla "geciktin" derim..

(Teşekkürler, Alice Harikalar Diyarında)

güzel şeyler bunlar

içine çekmek hayatı
bilerek ne denli çok olduğunu
savurmak saçlarını
-kısa da olsalar-
his-s-etmek rüzgarı
ve gülümseyebilmek
düşününce seni..
affedilecek hiç bir şey yok aramızda
iyi
ki
..
hızımı alamam seni bile affederim..
barkapanışı içerden birilerine -- dışardan ötekilere
sex-stop çekerken bedenini
ödeyebilecek olsam bedelini
kurbağa da beslerim
sen benim daktiloma şerit bile olamazsın
daktilonun kendisinden
hiçliğe nasıl süreklidiysen kendini--

süblim nefes

boyansın bırak dünya
renklerine kelimelerimin,
müziğin içerisinde çözülsün
süblimleşsin nefesim,
ayağının dibine düşsün,
bırak..
alçak tabanlı kışa uymayan ayakkabılarından girsin,
bileklerinde yürüsün,
bacaklarına değsin,
kasıklarında dinlensin, oyalansın, eğlensin,
karnından yukarı süzülsün
-yer çekimine inat..
göğsünde serilsin,
boynunda gezinsin,
dudaklarında nemlensin,
gözlerinde ferlensin
gözeneklerinden sızsın içeri
soluyalım, soluyalım, soluyalım
bırak..

permatik ile traş - traş losyonu

aynanın karşısında tırmalarken yüzünü
hep tehlikeli oyunlarda kaybedendin
pişmanlığın da vardı gülümsemende
ve yaşanmışlık saydıkların

ki bilirdin hep tahmininden önce biterdi..

aynanın karşısında okşarken yüzünü
tehlikeli oyunların hazzını yaşıyordun..

ki bilirdin hep bir anda biterdi..

konuşacağız elbet-

olduklarımızla olamadıklarımız
ve
ol-madıklarımız arasında
denge kurmaya başladığımızda
ya da
bunları özümseyebildiğimizde
konuşalım seninle..
önce ya da sonra değil...

sual eyliyorum

çoğunu hissettiklerinin
içinde yaşayacaktın da madem
neden benimle ilişkiledin ki kendini?

kenarında denizin

deniz koyu lacivert-
gökyüzünde bulutların yırtığından sızan güneş
denizden ağrı esen rüzgar
sonsuzluk...

doğalım bu

Demir neden tavında dövülmeliyse
ondan benim kırılgan oluşum..
nrn'03

Demir tavında dövülüyor
bende..
nrn'10

nurun der ki;

temennilerin de
bir
temettüsü var..

kavuş--

kollarını kavuşturmuş duruyor
tepemde hayalin
sen kollarını kavuş-turmazsın
kavuş-makla işin olmaz senin...

karbon kağıdı

ve karbon kağıdı gibi
mürekkebi dağıla dağıla çoğaldığımızdan
(belki de)
durduk işte artık
ayrı gayrı çoğalıyoruz
yazık mı oldu
yarık mı açtı
bilemiyorum...
ama oldu, biliyorum..